İki seneye yakın Pandemi sürecinden dolayı esnaf çok zor durumlara düştü.

Esnafa ne hikmetse devletten, esnaf odalarından, ticaret odalarından hiçbir destek gelmediği gibi her gün elektriğe, doğalgaza da zamlar geliyor.

Dükkan kiralarını ödeyemeyen esnaflara elektrik, doğalgaz su paralarından son bir kira parası da elektrik, doğalgaz, su paraları da bir kira kadar oldu.

Ekonomi bozulunca vatandaşın alım gücü düştü.

Her gün, her ürüne zamlar geliyor.

Fırsatçılar, büyük marketler, büyük holdingler kafalarına göre zam yaparken, devletin denetleme kurumları koltuklarında otururken, aybaşları maaşlarını almanın peşindeler.

Esnafların ayın 25 günü devlete vergi ödemekle geçiyor.

İşçi maliyetleri, her işçi başı 5 bin TL’yi bulurken, esnaf mecburen işçi çıkarmak zorunda kalmaya başladı.

Sonuçta; her zaman olduğu gibi devamlı esnaf ve vatandaşlar veriyor.

Ne devlet, ne de Esnaf odaları, Ticaret ve Sanayi Odaları ve belediyelerin hiçbir katkıları yok.

Bir de bazı kendini bilmez kurum çalışanları, müdürleri esnafa zorluklar çıkarıp, aşağılayıcı tavırları esnafımızı  çileden çıkarır durumlara geldi.

Bilmiyorlar mı esnaflar, iş insanları vergi veremezlerse aybaşları maaşlarını nasıl alacaklar!

Devletin en büyük kazancı vergiler.

Devlet vergilerle ayakta duruyor.

Şu sıralar; seçilenler de, devlet memurları da ne vatandaşın, ne de esnafın yanındalar.

Seçimlerde Belediye Meclisi’ne, İl Genel Meclisi’ne vatandaş seçiliyor, görevleri vatandaşın ve şehrinin çıkarları adına olmaları lazım.

Belediye Meclisi’ne örneğin; seçimlerden önce adaylar söz veriyor. “Su, çevre, katı atık paralarını düşüreceğiz” seçim bitiyor 3-4 ay geçiyor, Meclis gündemine ilk gelen su zammı oluyor.

Başkan söylemiş ya; Meclis üyeleri parmak kaldırıyor.

Hey gidi beyler; sizleri oraya vatandaşın lehine yollayanlar parmak kaldırmak için yolladılar. Zamlar için yollamadı.

İşte Türkiye, işte Avrupa.

Avrupa’da ne başkanı, ne de Başbakanı dinlemezler. Muhalefet yaparlar ama burası Türkiye.

Başkan ne derse o olacak.

Bu CHP’de de böyle oldu, şimdi AK Parti’de de böyle oluyor.

Şu an Türkiye’nin en pahalı suyunu Zonguldak esnafı kullanıyor.

Katı atık, çevre vergisi, KDV suyun topu 15 TL’yi buluyor.

Sonuçta yetkililer mutlu. Vatandaş, esnaf perişan.

Esnaflar her gün bankaların ve tefecilerin kucaklarında çırpınıyorlar.

Böyle giderse Pandemi yine kapımızı çalabilir. O zaman esnaflar da ekonomik olarak çok kötü durumlara düşebilir.

***

TRAFİK ŞUBE MÜDÜRÜ’NÜN DİKKATİNE!

Avrupa’da caddelerde araçlar trafik sıkışsa düğün, asker uğurlamaları konvoylarında korna çalamazlar ama bizim ülkemizde korna serbest.

Hele yaz ayında düğünler arttı.

Düğün konvoylarına katılan araçlar kornolar çalıyor bir de tır ve kamyon kornoları eklenince vatandaşlar evlerinde hasta ve yaşlı insanlar isyan ediyor adeta.

Yaz ayının gelmesi ile kazalar artmaya başladı.

Kozlu sahil yolu araçlar tarafından ralli pistine dönüştü.

Düğün ve pikniklerden dönen sürücülerin birçoğu alkollü olunca yollar onlara boş görünüyor.

Süratli araç kullananlar, makas atmalar da cabası. Hele hele yabancı plakalı araçlar radar cezaları ödemedikleri için sürat onlar için sorun olmuyor. Yabanca plakalar ceza yeseler bile kapılarda ne ceza, ne de bir yaptırımla karşılaşmıyorlar.

Her zaman olduğu gibi olan bizim Türk plakalı araçlara uygulanıyor.

***

SALGIN ARTTI

Son günlerde hastanelerde hem Koronavirüs vakalarında artış, hem de çocuklarda ishal salgını arttı.

Vatandaşlar “acaba denizlerde mikrop mu var” endişesi taşıyor.

Hem denizlerimiz, hem de kumsallarımız pislik içinde oluyor.

Son günlerde Kapuz, Uzunkum ve Kozlu sahili çok pis ve atıkların denizin üslerinde gezdiğinden  şikayetler arttı.

Acaba Kapuz ve Kozlu arıtma tesisindeki arıtmalarda kaçak mı var!

Denizlerden alınan numuneler kaç günde bir alınıyor?

Sağlık Müdürlüğü’nün almış oldukları numunelerde şu ana kadar bir mikrop görülmediği söylenmesine rağmen, çocuk hastanesine müracaat eden çocuklarda her zamankinden daha fazla ishal vakaları görülmeye başlandı.

İshal vakalarının yaz sezonunda artması ile vatandaşlar arasında, “acaba 3’ncü dalga Koronavirüs vakaları artıyor” endişeleri oluşuyor.

Böyle düğünler, böyle toplantılar, böyle denizler, toplu muhabbetler, “Maske, mesafe” ihlalleri Eylül ayında da açılacak olan okullar sonrası vatandaşlarda, “Üçüncü Koronaviras dalgası mı gelecek” şüphesi var!