SON DAKİKA

ZONGULDAK HABER HÜRDÜŞÜN GAZETESİ LOKMAN GÜL

“TAŞKÖMÜRÜ ÜRETMEK TERCİH DEĞİL MECBURİYET”

“TAŞKÖMÜRÜ ÜRETMEK TERCİH DEĞİL MECBURİYET”
Bu haber 12 Eylül 2024 - 15:45 'de eklendi ve 241 views kez görüntülendi.

2 gün sürecek olan 23’ncü Uluslararası Kömür Kongresi ve Sergisi başladı.

Kongrenin açılışına CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem, TTK Genel Müdürü Muharrem Kiraz, Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Hakan Yeşil, Bülent Ecevit Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, TTK Genel Müdür Yardımcıları Fazlı Uncu ve Ercan Gebeş, Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Yüksel, CHP Zonguldak İl Başkanı Devrim Dural, Amelebirliği Başkanı Veli Köktürk, TMMOB’ye bağlı oda yöneticileri, delegeler ve çok sayıda davetli katıldı.

Kongrenin açılışında, Kongre Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kemal Barış, Maden Mühendisleri Odası Başkanı Erdoğan Kaymakçı, Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Yüksel, GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil, Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem, BEUN Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Kutoğlu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz konuşma yaptılar.

BARIŞ; BATI SAMİMİ DEĞİL

23’ncü Kömür Kongresi ve Sergisi Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kemal Barış, batının kömür konusunda iki yüzlü davrandığını belirterek şunları söyledi:

“Son 20 yılda küresel ısınma ve çevre kaygıları nedeniyle kömürün geleceği hakkında önemli tartışmalar yürütülüyor. Bu tartışmalar devam eden araştırmacılar kömürün çevreye verdiği etkileri azaltacak sistemler geliştiriyorlar. Ancak bu süreçte kömürle ilgili tartışmalar sürerken, bazı enerji kaynakları temizmiş gibi lanse ediliyor. Batının ikiyüzlülüğü burada da ortaya çıkıyor. 250 yıl boyunca kömürden yararlanmış sanayiler, günümüzde küresel ısınma nedeniyle kömürden vazgeçeceklerini deklare ediyor. Özellikle Avrupa Birliği bu konuda ön planda. Fakat Rusya ve Ukrayna savaşında doğal gaz tedarikinin kesilmesiyle, kapatılan nükleer santrallerin tekrar açılması ve kömür ocaklarının yeniden devreye girmesi tartışılıyor. Almanya da bu konuda ön planda, ancak bir ay sonra tartışmalar başlamıştı. Bu, samimi olmadıklarının göstergesidir.”

KAYMAKÇI: KİTLERİN TASFİYESİNİN ÖNÜ AÇILIYOR

Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Başkanı Erdoğan Kaymakçı da kömürün önemine dikkat çektiği konuşmasında KİT Yönetişim Reformu’yla KİTlerin tasviyesinin önünün açılacağını belirtti.

Kaymakçı şöyle konuştu; “1978 yılından bu yana düzenlediğimiz kongrelerde, teknolojiden ekonomi politikalarına,

sosyal sorumluluk yatırımlarından işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerine kadar her konuda birçok şey söyledik ama dinleyen olmadı. Odamızın ana hedefi, doğal kaynakların bulunmasında, işletilmesinde, sanayide gereksinimlerine uygun olarak hazırlanmasında ve tasarlanmasında ülke ve kamu görevleri doğrultusunda madencilik politikalarına katkıda bulunmaktır. Maden mühendisleri odası olarak sektördeki uzmanlığımızı tecrübelerimizi aktarmaya çalışıyoruz.

Kömür hala önemli bir enerji kaynağı olma özelliğini sürdürmektedir. 2022 yılında Rusya-Ukrayna çatışmasının tırmanmasıyla buna tanık olduk. Bu savaş halinin tırmanmasıyla doğalgaz krizi yoğunlaşmış ve bu nedenle Almanya, Avusturya, Fransa, Hollanda ve diğer ülkeler kömürle çalışan elektrik santrallerini yeniden başlatmaya karar vermişlerdir. Gelecekte de benzer darboğazların ortaya çıkması söz konusu olduğundan kömürün gelecekte de önemini koruması muhtemel görünmektedir.

Günümüzde tüm bu gelişmeler yaşanmamış gibi, önümüzdeki dönemde KİT’lerin yönetim ve finans yapısında köklü değişiklikler yapılması düşünülmektedir. Bu değişikliklerin yapılması halinde KİT’lerin yasal statüsü tamamen değişecek ve piyasa şartlarında çalışan şirketlere dönüşecektir. Bu durum Ocak 2024 tarihinde açıklanan ve 5 Eylül 2024 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 2025-2027 yıllarını kapsayan OVP’de “KİT Yönetişim Reformu” adı altında yürürlüğe girmiştir. Bu durum OVP’de “Kamu işletmeciliğinde hesap verebilirliğinin güçlendirilmesi, şeffaflığının artırılması, ticari hayatın gerektirdiği şekilde faaliyetlerinin sürdürülmesi ile etkinlik ve verimliliğinin daha yüksek düzeylere çıkarılması sağlanacaktır. KİT’lerin faaliyetlerini makroekonomik, sektörel, sosyal politikalarla uyum içerisinde ve kamu maliyesinde sürdürülebilirliği destekleyen bir anlayışla etkin ve verimli bir şekilde sürdürmesi sağlanacak, KİT Yönetişim Reformuna yönelik düzenlemeler hayata geçirilecektir” şeklinde yer almaktadır.

Böylece kamu yararı esas alınarak oluşturulmuş olan ve faaliyetlerini bu çerçevede sürdüren KİT’ler piyasa koşullarını ve karlılığı esas alan bir yapıya dönüştürülerek halen faaliyetini sürdüren 19 adet KİT’in varlıklarının satışı ve tasfiyesi süreci başlayacak, özellikle madencilik sektöründe faaliyet gösteren TTK, TKİ ve Etibank’ın varlıklarının özel şirketlere devri ile karlı olmayan işletmelerin kapatılması ve diğerlerinin özelleştirilmesi programı uygulanacaktır. Bu durum madencilik sektörünün özellikleri gereğince kamusal faydayı ön planda tutan anlayışın terk edilmesiyle ciddi boyutlarda iş kazaları ve çevresel sorunlara yol açacaktır. Ayrıca kamu işyerlerinde çalışanlar açısından da yasal statü ve sendikal hakların sağladığı görece daha kabul edilebilir çalışma koşulları, ücretler ve özlük haklarının kaybedilmesi sonucunu da doğuracaktır.”

YÜKSEL; MADENCİLİK BÜYÜK ZARARLAR GÖRDÜ

TMMOB Maden Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ayhan Yüksel, 12 Eylül darbesi sonrası madenciliğin büyük zararlar gördüğünü söyledi.

Yüksel; “Bugün 12 Eylül’ün 44. yılı. 44 yıl önce ülkemizin üzerine kabus gibi çöken, insanları darağaçlarına gönderen, işkencelerde ve zindanlarda ölümlerine neden olan ve milyonlarca insanı işsiz bırakan demokratik ve toplumsal muhalefeti yok eden kararları kınıyorum. 12 Eylül darbesinin uygulamaları, kömür madenciliği başta olmak üzere, taşkömürü madenciliğine büyük zararlar verdi. 24 Ocak kararlarının uygulanmasıyla kurumsal yapılar parçalandı, liyakatsız atamalar yapıldı ve kurumlar işlemez hale geldi. Ülkemiz madenciliği bu durumu hak etmiyor. Kalkınma ve toplumsal refah için çaba sarf ediyoruz” dedi.

Enerji arz güvenliğinin kritik konulardan biri haline geldiğine dikkat çeken Yüksel, “Pandemi sonrası dünya üzerinde enerji arz güvenliği en kritik konulardan biri haline gelmiştir. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşı, enerji kaynaklarının stratejik önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu bağlamda, kömürün önemi hem ulusal hem de uluslararası düzeyde yeniden masaya yatırılmaktadır. Ülkemizin enerji ihtiyacını karşılayacak yerli ve milli kaynaklara yönelmek, ithalat bağımlılığını azaltmak büyük bir zorunluluk haline gelmiştir. Ancak yerli üretimi destekleyecek politikaların yeterince uygulanmadığını ve kömür üretiminin desteklenmediğini görmekteyiz.

Ülkemiz kömür rezervleri bakımından önemli bir potansiyele sahiptir. Ancak bu potansiyeli yerli üretimle değerlendirip ithalata dayalı enerji politikalarından uzaklaşmamız gerekmektedir. Zonguldak başta olmak üzere kömür havzalarımızda yapılacak yatırımlarla ülkemizin enerji bağımsızlığına katkı sağlayabiliriz. Ne yazık ki uygulanan yanlış politikalar madencilik sektörünü küçültmüş ve TTK gibi önemli kurumlarımızı zarar eden kuruluşlar haline getirmiştir. Bu küçülmenin sorumlusu, bilim ve tekniği göz ardı eden yönetim anlayışıdır.

Kömür madenciliği ve enerji sektörü, günlük kararlarla değil, uzun vadeli ve stratejik planlamalarla yönetilmelidir.

Kömür yalnızca bir enerji kaynağı değil, aynı zamanda toplumsal ve ekonomik kalkınmanın bir aracıdır. Ancak bu kalkınmanın sürdürülebilir olması için doğaya saygılı, çevre dostu ve insan merkezli madencilik politikalarının uygulanması zorunludur. Doğal kaynaklarımızı koruyarak gelecek nesillere temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakmak hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu çerçevede sıfır atık politikalarını benimseyen ve çevreye zarar vermeyen madencilik uygulamalarına geçiş yapmalı ve acilen enerjide dönüşüm çalışmalarına başlamalıyız” dedi.

YEŞİL: MADENCİLİK ÖZVERİ VE KÜLTÜR İŞİDİR

GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil, Kömürün ülkelerin gelişmesinde, insan yaşamı ve enerji hammaddeleri içerisinde önemli bir yere sahip olduğunun altını çizdi.

Yeşil şöyle konuştu;
“Kömür, dünyada yaygın olarak bulunması, petrol ve doğalgaza göre daha fazla ömre sahip olması nedeniyle vazgeçilmez bir enerji kaynağı durumundadır. 

Şubat 2022’den bugüne devam eden Rusya-Ukrayna savaşı ve 7 Ekim 2023’de başlayan İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ülkelerin enerji güvenliğinin önemini bir kere daha ortaya koymuştur.

Taşkömürü Sektör raporunda “Enerji, çimento ve diğer sanayi sektöründe kömüre alternatif bulmak kolay iken, entegre demir-çelik tesislerinde kömür alternatifsiz hammadde konumunu korumaktadır. Bu nedenle yerli demir-çelik endüstrisinin koklaşabilir kömür ihtiyacının tamamı olmasa bile önemli kısmının yerli kaynaklardan karşılanması önem arz etmektedir” denilmektedir. 

TAŞKÖMÜRÜ İTHALATININ TÜRKİYE’YE FATURASI ÇOK AĞIR

Ülkemizin enerji kaynaklarında dışa bağımlılığı sürekli artmakta ve cari açığın da nedeni olarak gösterilmektedir.
Türkiye, 2023 yılında 37,7 milyon ton taşkömürü ithal etmiştir.

TTK, norm kadrosunun ve yıllık 5 milyon ton üretim kapasitesinin çok altında çalıştırılmaktadır.

Oysa Türkiye, her yıl taşkömürü ithalatına milyarlarca dolar ödemektedir.

Taşkömürü ithalatının Türkiye’ye faturası çok ağırdır.

İthalatın azaltılması ve Türkiye’nin bu ağır faturayı hafifletmesi için yerli ve milli kaynaklarımıza daha fazla önem verilmeli, taşkömürü üretimini artırmaya yönelik politikalar üretilmelidir.

Türkiye’nin taşkömürü ihtiyacını uzun yıllar karşılayabilecek rezerv Zonguldak’ta mevcuttur.

KARDEMİR VE ERDEMİR’İN TAŞKÖMÜRÜ İHTİYACI

AZAMİ ÖLÇÜDE HAVZADAN KARŞILANABİLİR

Havzadaki kömürün koklaşabilir özelliği nedeniyle bölgeye kurulan Kardemir ve Erdemir’in ihtiyacını azami ölçüde bu bölgeden karşılamak mümkündür.

Taşkömürü ülkemiz demir-çelik sektörü için stratejiktir.

Bu nedenle azami ölçüde koklaşabilir kömür üretilerek dışa bağımlılık azaltılmalıdır.

Ülkemizin koklaşabilir kömür ihtiyacını işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları dahilinde azami ölçüde karşılayabilmek ve sürekliliğinin sağlanabilmesi için işçi sayısı norm kadro seviyesine çıkartılmalıdır.

MADENCİLİK ÖZVERİ VE KÜLTÜR İŞİDİR

Madencilik, dünyanın en zor, en ağır ve en riskli işkollarından biridir.

Madencilik, özveri ve kültür işidir.

Bu kültür sabahtan akşama kazanılmamıştır.

Madencilik tecrübe ister.

Maden işçileri bu kültürü, asırları aşan bir süreçte kazanmış, bu uğurda bugüne değin binlerce şehit vermiştir.

Madencilik tecrübesinin-kültürünün kaybolmaması, özkaynaklarını kullanmak, kurumsal hafızayı kaybetmemek için Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK), Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) ve Maden Tetkik Arama (MTA) gibi madencilik sektöründe deneyimli kurumlar korunmalı ve geliştirilmelidir.

ERDEM: KÖMÜR MADENCİLİĞİ ŞEHİRLE ÖZDEŞLEŞMİŞTİR

Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem kongrede yaptığı konuşmada, madenciliğin önemini vurgulayarak şunları söyledi:

“23. Uluslararası Kömür Kongresi’nin açılışında sizlerle bir arada olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Zonguldak, tarih boyunca emeğin, alın terinin ve dayanışmanın simgesi olmuştur. Kömür madenciliği de şehirle özdeşleşmiştir. Zonguldak, sadece ülkemiz için değil, küresel enerji sektöründe de önemli bir yer tutmaktadır. Bu kongre, kömür madenciliği sektörünün sorunlarının derinlemesine tartışıldığı ve geleceğe yönelik stratejilerin belirlendiği önemli bir organizasyondur. Şehrimiz kömür madenciliği alanında bilgi ve deneyim açısından önemli bir örnek teşkil etmektedir.”

YAVUZYILMAZ: TERCİH DEĞİL MECBURİYET

CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, taşkömürü üretmenin ülkemiz için bir tercih değil mecburiyet olduğunu söyledi;

Yavuzyılmaz, “Türkiye’de enerji alanınızda devlet nerede duruyor? Özel sektör nerede sürüyor? Ayrımını yapmamız gerekiyor. Tabii özellikle yirmi yılın üzerinde bir süredir tek başına iktidarda olan bir parti olduğu için özel sektörü de şöyle iki üçe ayırmak gerekiyor. Ama ana iki başlıkla ayrılıkta biz bu sektörel alanda baskıcı bir hakimiyet kuran ve siyasi gücü arkasına alarak işlediği kanunları çıkartabilen yandaş özel sektör diyelim Bir tarafta da bu kirli düzenin içinde ayakta kalmaya çalışan, iş yapmaya çalışan ili özel sektör diyelim. 

Taş kömüründe Türkiye’de demir çelik fabrikalarının ihtiyacı olan taş kömürünü Yüzde 97’si ithal olarak geliyor. Yüzde 3’ü  yerli olarak üretiliyor. Ve taş kömürünün Türkiye’de üretildiği tek havza Zonguldak Taş kömürüyle işçiyi ayrı aslında buraya bakarsak daha her şey daha görünür oluyor.
Taşkömürü çıkarmak aslında Türkiye açısından bir tercih değil. bir zorunludur. Eğer demirden çelik üretmek istiyorsanız buna mecburuz” dedi.

sosyal sorumluluk yatırımlarından işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerine kadar her konuda birçok şey söyledik ama dinleyen olmadı. Odamızın ana hedefi, doğal kaynakların bulunmasında, işletilmesinde, sanayide gereksinimlerine uygun olarak hazırlanmasında ve tasarlanmasında ülke ve kamu görevleri doğrultusunda madencilik politikalarına katkıda bulunmaktır. Maden mühendisleri odası olarak sektördeki uzmanlığımızı tecrübelerimizi aktarmaya çalışıyoruz.

Kömür hala önemli bir enerji kaynağı olma özelliğini sürdürmektedir. 2022 yılında Rusya-Ukrayna çatışmasının tırmanmasıyla buna tanık olduk. Bu savaş halinin tırmanmasıyla doğalgaz krizi yoğunlaşmış ve bu nedenle Almanya, Avusturya, Fransa, Hollanda ve diğer ülkeler kömürle çalışan elektrik santrallerini yeniden başlatmaya karar vermişlerdir. Gelecekte de benzer darboğazların ortaya çıkması söz konusu olduğundan kömürün gelecekte de önemini koruması muhtemel görünmektedir.

Günümüzde tüm bu gelişmeler yaşanmamış gibi, önümüzdeki dönemde KİT’lerin yönetim ve finans yapısında köklü değişiklikler yapılması düşünülmektedir. Bu değişikliklerin yapılması halinde KİT’lerin yasal statüsü tamamen değişecek ve piyasa şartlarında çalışan şirketlere dönüşecektir. Bu durum Ocak 2024 tarihinde açıklanan ve 5 Eylül 2024 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 2025-2027 yıllarını kapsayan OVP’de “KİT Yönetişim Reformu” adı altında yürürlüğe girmiştir. Bu durum OVP’de “Kamu işletmeciliğinde hesap verebilirliğinin güçlendirilmesi, şeffaflığının artırılması, ticari hayatın gerektirdiği şekilde faaliyetlerinin sürdürülmesi ile etkinlik ve verimliliğinin daha yüksek düzeylere çıkarılması sağlanacaktır. KİT’lerin faaliyetlerini makroekonomik, sektörel, sosyal politikalarla uyum içerisinde ve kamu maliyesinde sürdürülebilirliği destekleyen bir anlayışla etkin ve verimli bir şekilde sürdürmesi sağlanacak, KİT Yönetişim Reformuna yönelik düzenlemeler hayata geçirilecektir” şeklinde yer almaktadır.

Böylece kamu yararı esas alınarak oluşturulmuş olan ve faaliyetlerini bu çerçevede sürdüren KİT’ler piyasa koşullarını ve karlılığı esas alan bir yapıya dönüştürülerek halen faaliyetini sürdüren 19 adet KİT’in varlıklarının satışı ve tasfiyesi süreci başlayacak, özellikle madencilik sektöründe faaliyet gösteren TTK, TKİ ve Etibank’ın varlıklarının özel şirketlere devri ile karlı olmayan işletmelerin kapatılması ve diğerlerinin özelleştirilmesi programı uygulanacaktır. Bu durum madencilik sektörünün özellikleri gereğince kamusal faydayı ön planda tutan anlayışın terk edilmesiyle ciddi boyutlarda iş kazaları ve çevresel sorunlara yol açacaktır. Ayrıca kamu işyerlerinde çalışanlar açısından da yasal statü ve sendikal hakların sağladığı görece daha kabul edilebilir çalışma koşulları, ücretler ve özlük haklarının kaybedilmesi sonucunu da doğuracaktır.”

YÜKSEL; MADENCİLİK BÜYÜK ZARARLAR GÖRDÜ

TMMOB Maden Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ayhan Yüksel, 12 Eylül darbesi sonrası madenciliğin büyük zararlar gördüğünü söyledi.

Yüksel; “Bugün 12 Eylül’ün 44. yılı. 44 yıl önce ülkemizin üzerine kabus gibi çöken, insanları darağaçlarına gönderen, işkencelerde ve zindanlarda ölümlerine neden olan ve milyonlarca insanı işsiz bırakan demokratik ve toplumsal muhalefeti yok eden kararları kınıyorum. 12 Eylül darbesinin uygulamaları, kömür madenciliği başta olmak üzere, taşkömürü madenciliğine büyük zararlar verdi. 24 Ocak kararlarının uygulanmasıyla kurumsal yapılar parçalandı, liyakatsız atamalar yapıldı ve kurumlar işlemez hale geldi. Ülkemiz madenciliği bu durumu hak etmiyor. Kalkınma ve toplumsal refah için çaba sarf ediyoruz” dedi.

Enerji arz güvenliğinin kritik konulardan biri haline geldiğine dikkat çeken Yüksel, “Pandemi sonrası dünya üzerinde enerji arz güvenliği en kritik konulardan biri haline gelmiştir. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşı, enerji kaynaklarının stratejik önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu bağlamda, kömürün önemi hem ulusal hem de uluslararası düzeyde yeniden masaya yatırılmaktadır. Ülkemizin enerji ihtiyacını karşılayacak yerli ve milli kaynaklara yönelmek, ithalat bağımlılığını azaltmak büyük bir zorunluluk haline gelmiştir. Ancak yerli üretimi destekleyecek politikaların yeterince uygulanmadığını ve kömür üretiminin desteklenmediğini görmekteyiz.

Ülkemiz kömür rezervleri bakımından önemli bir potansiyele sahiptir. Ancak bu potansiyeli yerli üretimle değerlendirip ithalata dayalı enerji politikalarından uzaklaşmamız gerekmektedir. Zonguldak başta olmak üzere kömür havzalarımızda yapılacak yatırımlarla ülkemizin enerji bağımsızlığına katkı sağlayabiliriz. Ne yazık ki uygulanan yanlış politikalar madencilik sektörünü küçültmüş ve TTK gibi önemli kurumlarımızı zarar eden kuruluşlar haline getirmiştir. Bu küçülmenin sorumlusu, bilim ve tekniği göz ardı eden yönetim anlayışıdır.

Kömür madenciliği ve enerji sektörü, günlük kararlarla değil, uzun vadeli ve stratejik planlamalarla yönetilmelidir.

Kömür yalnızca bir enerji kaynağı değil, aynı zamanda toplumsal ve ekonomik kalkınmanın bir aracıdır. Ancak bu kalkınmanın sürdürülebilir olması için doğaya saygılı, çevre dostu ve insan merkezli madencilik politikalarının uygulanması zorunludur. Doğal kaynaklarımızı koruyarak gelecek nesillere temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakmak hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu çerçevede sıfır atık politikalarını benimseyen ve çevreye zarar vermeyen madencilik uygulamalarına geçiş yapmalı ve acilen enerjide dönüşüm çalışmalarına başlamalıyız” dedi.

YEŞİL: MADENCİLİK ÖZVERİ VE KÜLTÜR İŞİDİR

GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil, Kömürün ülkelerin gelişmesinde, insan yaşamı ve enerji hammaddeleri içerisinde önemli bir yere sahip olduğunun altını çizdi.

Yeşil şöyle konuştu;
“Kömür, dünyada yaygın olarak bulunması, petrol ve doğalgaza göre daha fazla ömre sahip olması nedeniyle vazgeçilmez bir enerji kaynağı durumundadır. 

Şubat 2022’den bugüne devam eden Rusya-Ukrayna savaşı ve 7 Ekim 2023’de başlayan İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ülkelerin enerji güvenliğinin önemini bir kere daha ortaya koymuştur.

Taşkömürü Sektör raporunda “Enerji, çimento ve diğer sanayi sektöründe kömüre alternatif bulmak kolay iken, entegre demir-çelik tesislerinde kömür alternatifsiz hammadde konumunu korumaktadır. Bu nedenle yerli demir-çelik endüstrisinin koklaşabilir kömür ihtiyacının tamamı olmasa bile önemli kısmının yerli kaynaklardan karşılanması önem arz etmektedir” denilmektedir. 

TAŞKÖMÜRÜ İTHALATININ TÜRKİYE’YE FATURASI ÇOK AĞIR

Ülkemizin enerji kaynaklarında dışa bağımlılığı sürekli artmakta ve cari açığın da nedeni olarak gösterilmektedir.
Türkiye, 2023 yılında 37,7 milyon ton taşkömürü ithal etmiştir.

TTK, norm kadrosunun ve yıllık 5 milyon ton üretim kapasitesinin çok altında çalıştırılmaktadır.

Oysa Türkiye, her yıl taşkömürü ithalatına milyarlarca dolar ödemektedir.

Taşkömürü ithalatının Türkiye’ye faturası çok ağırdır.

İthalatın azaltılması ve Türkiye’nin bu ağır faturayı hafifletmesi için yerli ve milli kaynaklarımıza daha fazla önem verilmeli, taşkömürü üretimini artırmaya yönelik politikalar üretilmelidir.

Türkiye’nin taşkömürü ihtiyacını uzun yıllar karşılayabilecek rezerv Zonguldak’ta mevcuttur.

KARDEMİR VE ERDEMİR’İN TAŞKÖMÜRÜ İHTİYACI

AZAMİ ÖLÇÜDE HAVZADAN KARŞILANABİLİR

Havzadaki kömürün koklaşabilir özelliği nedeniyle bölgeye kurulan Kardemir ve Erdemir’in ihtiyacını azami ölçüde bu bölgeden karşılamak mümkündür.

Taşkömürü ülkemiz demir-çelik sektörü için stratejiktir.

Bu nedenle azami ölçüde koklaşabilir kömür üretilerek dışa bağımlılık azaltılmalıdır.

Ülkemizin koklaşabilir kömür ihtiyacını işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları dahilinde azami ölçüde karşılayabilmek ve sürekliliğinin sağlanabilmesi için işçi sayısı norm kadro seviyesine çıkartılmalıdır.

MADENCİLİK ÖZVERİ VE KÜLTÜR İŞİDİR

Madencilik, dünyanın en zor, en ağır ve en riskli işkollarından biridir.

Madencilik, özveri ve kültür işidir.

Bu kültür sabahtan akşama kazanılmamıştır.

Madencilik tecrübe ister.

Maden işçileri bu kültürü, asırları aşan bir süreçte kazanmış, bu uğurda bugüne değin binlerce şehit vermiştir.

Madencilik tecrübesinin-kültürünün kaybolmaması, özkaynaklarını kullanmak, kurumsal hafızayı kaybetmemek için Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK), Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) ve Maden Tetkik Arama (MTA) gibi madencilik sektöründe deneyimli kurumlar korunmalı ve geliştirilmelidir.

ERDEM: KÖMÜR MADENCİLİĞİ ŞEHİRLE ÖZDEŞLEŞMİŞTİR

Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem kongrede yaptığı konuşmada, madenciliğin önemini vurgulayarak şunları söyledi:

“23. Uluslararası Kömür Kongresi’nin açılışında sizlerle bir arada olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Zonguldak, tarih boyunca emeğin, alın terinin ve dayanışmanın simgesi olmuştur. Kömür madenciliği de şehirle özdeşleşmiştir. Zonguldak, sadece ülkemiz için değil, küresel enerji sektöründe de önemli bir yer tutmaktadır. Bu kongre, kömür madenciliği sektörünün sorunlarının derinlemesine tartışıldığı ve geleceğe yönelik stratejilerin belirlendiği önemli bir organizasyondur. Şehrimiz kömür madenciliği alanında bilgi ve deneyim açısından önemli bir örnek teşkil etmektedir.”

YAVUZYILMAZ: TERCİH DEĞİL MECBURİYET

CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, taşkömürü üretmenin ülkemiz için bir tercih değil mecburiyet olduğunu söyledi;

Yavuzyılmaz, “Türkiye’de enerji alanınızda devlet nerede duruyor? Özel sektör nerede sürüyor? Ayrımını yapmamız gerekiyor. Tabii özellikle yirmi yılın üzerinde bir süredir tek başına iktidarda olan bir parti olduğu için özel sektörü de şöyle iki üçe ayırmak gerekiyor. Ama ana iki başlıkla ayrılıkta biz bu sektörel alanda baskıcı bir hakimiyet kuran ve siyasi gücü arkasına alarak işlediği kanunları çıkartabilen yandaş özel sektör diyelim Bir tarafta da bu kirli düzenin içinde ayakta kalmaya çalışan, iş yapmaya çalışan ili özel sektör diyelim. 

Taş kömüründe Türkiye’de demir çelik fabrikalarının ihtiyacı olan taş kömürünü Yüzde 97’si ithal olarak geliyor. Yüzde 3’ü  yerli olarak üretiliyor. Ve taş kömürünün Türkiye’de üretildiği tek havza Zonguldak Taş kömürüyle işçiyi ayrı aslında buraya bakarsak daha her şey daha görünür oluyor.
Taşkömürü çıkarmak aslında Türkiye açısından bir tercih değil. bir zorunludur. Eğer demirden çelik üretmek istiyorsanız buna mecburuz” dedi.

Etiketler :
HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER